Her şey, bir pirinç tanesiyle başladı. Japon mutfağına duyduğumuz hayranlık, sadeliğin içindeki ustalığı takdir etmekle başladı. O ilk taneyi özenle seçtik; tıpkı menümüzdeki her bir lezzeti seçerken gösterdiğimiz titizlik gibi.
bir kültürün, bir felsefenin ve bir tutkunun yansıması. “Shokunin” ruhuyla; yani her gün daha iyi olma çabasıyla çalışıyoruz. Çünkü biliyoruz ki, gerçek lezzet sadece malzemede değil, niyette saklıdır.
servis ettiğimiz her tabakta, Japon mutfağına duyduğumuz saygı, detaylara olan sevgimiz ve sizlerle kurduğumuz bağ var.
bu yolculuk hâlâ sürüyor. Ama ilk adım, o ilk pirinç tanesiydi.
Ben İlkay Kansoy. Mutfakla ilk tanışmam, sadece bir meslek seçimi değil, yaşam biçimiyle ilgili bir karardı. Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Yiyecek & İçecek İşletmeciliği bölümünde aldığım eğitim, bu yolculuğun temelini oluşturdu.
ateşin başında geçen binlerce saat, yarışmalarda kazanılan ödüller ve kaybedilen ama çok şey öğreten deneyimlerdi.
Türkiye’de birçok prestijli gastronomi yarışmasında ödüller kazandım. Ve 2011 yılında, Lüksemburg’daki Global Chefs Challenge yarışmasında, sushi kategorisinde dünya ikinciliği elde ettiğimde, sadece bir başarıyı değil, yılların emeğini temsil eden bir noktaya ulaştım. Japonya’dan gelen usta şefin ardından ikinci olmak, Japon mutfağına olan saygımın ve disiplinli çalışmamın bir yansımasıydı.
2006 yılında Azerbaycan’a taşındım ve 2019 yılına kadar bu alanda birçok projede yer aldım. Eğitim verdim, restoran danışmanlığı yaptım, yeni açılan mekanların mutfaklarını kurdum, şef adaylarına rehberlik ettim.
bana sadece gastronomik değil, yönetsel ve insani anlamda da büyük katkılar sağladı.
yılların birikimiyle döndüğüm Türkiye’de, kendi restoranımda yepyeni bir sayfa açtım. Bu mekânda yalnızca lezzet yok; disiplin var, felsefe var, bir kültüre duyulan derin saygı var.
Japon mutfağına olan sevgimi, teknik bilgiyle harmanladığım bir anlayışı yansıtıyor.
biz her şeye o ilk pirinç tanesiyle başladık. Çünkü büyük hikâyeler, küçük ama anlamlı bir adımla başlar.